Beşiktaş, bir zamanlar Avrupa’da ses getiren, Süper Lig’de rakiplerine korku salan bir takımken; bugün sahada ne oynadığı belli olmayan, tribünleri bile heyecanlandıramayan bir kimliğe bürünmüş durumda. UEFA Avrupa Ligi’nde Shakhtar Donetsk karşısında alınan 4-2’lik mağlubiyet, sadece bir skor değil; bir zihniyetin, bir sistemin ve bir yönetim anlayışının çöküşüydü.
Taktik Yok, Tepki Yok
Ole Gunnar Solskjaer yönetimindeki takım, sahaya çıktığında ne oynayacağını bilmiyor. Topa sahip olma oranı yüksek olabilir ama bu, üretkenlikten uzak bir pas trafiğiyle sınırlı. Rakip ceza sahasında etkisiz kalan hücum hattı, orta sahadan kopuk ve savunma ise adeta açık hava sergisi gibi.
Transferler Uyum Sağlayamıyor
Tammy Abraham, Orkun Kökçü, David Jurasek gibi isimler kağıt üzerinde kaliteli olabilir; ancak sahada bir bütünlük oluşturamıyorlar. Beşiktaş’ın transfer politikası, “isim alalım” mantığına sıkışmış durumda. Takım mühendisliği yerine vitrin transferleri tercih ediliyor.
Teknik Ekip Sorgulanmalı
Solskjaer’in maç içi müdahaleleri yetersiz. Oyuncu değişiklikleri geç yapılıyor, taktiksel esneklik yok. Taraftarın “Sergen Yalçın” tezahüratları, sadece nostalji değil; aynı zamanda mevcut teknik ekibe duyulan güvensizliğin bir yansıması.
Taraftarın Umudu Tükeniyor
Tribünler artık sessiz. Eskiden maçın gidişatını değiştiren o coşkulu destek, yerini protestolara ve ıslıklara bıraktı. Beşiktaş camiası, duygusal tepkilerle değil, profesyonel adımlarla ayağa kalkmalı.